Özel Arama

Maddi Hukuk Ve Şekli Hukuk

Posted by aulger On 03:14 1 yorum

Hukuku oluşturan kuralların bir diğer tasnifi ise kuralın olay çözümüne mi, yoksa usulüne mi ilişkin olduğu ile ilgilidir. Bu sınıflandırma ile “maddi hukuk” ve “şekli hukuk” kavramlarına ulaşılır.

Maddi hukuk somut olayı çözmeye yönelmiş, belirli bir konuya ilişkin yargı içeren önermelerdir. Şekli hukuk ise belirli bir olayın çözümünde izlenecek yolları gösteren kurallardır.

Temel Hukuk Terimleri

ACENTE: Bağımlı bir sıfat olmaksızın bir sözleşmeye dayalı olarak belli bir yer veya bölge içinde sürekli şekilde ticari işletmeyle ilgili sözleşmelerin yapılmasına aracılık etmeyi veya bu sözleşmeleri o işletme adına bizzat yapmayı meslek edinen kişi. Unsurları:Bağımsızlık, Süreklilik, aracılık veya sözleşme yapma, acentelik işinin meslek edinilmiş olması .

ADİ KEFALET: Borçlu tarafından ödeme yapılmaması halinde ikinci derecede olmak kaydıyla bu borcu ödemeyi taahhüt eden kişi. Alacaklının adi kefile başvurabilmesi için önce borçluyu (dava ve icra yoluyla) tak,ip etmesi ve borçludan alacağını tahsil edememiş olması gerekir.

ALACAKLININ TEMERRÜDÜ: Alacaklının usulüne uygun olarak yapılmış olan ifa teklifini haklı bir neden olmaksızın reddetmesi. Borçluya mahkemeye başvurarak malı tevdi etme veya (bozulabilecek, saklaması zor olan mallarda) sattırıp bedelini tevdi yada (yapma borçlarında) sözleşmeyi feshetme yetkisi verir.

ARİYET: Bir malın bedelsiz (ivazsız) olarak başka birine kullanmak amacıyla ödünç verilmesi

AVAL: Kambiyo senetlerinde borcu ödeme garantisi verme işlemi. Avalist, borcun ödenmesini borçludan bağımsız olarak taahhüt eder, borçluya ait defilerden yararlanamaz.

AYNİ HAK: Maddi mallar üzerinde tasarruf etme yetkisi veren mutlak hak türü. Ör: Mülkiyet Hakkı

BORCU SONA ERDİREN NEDENLER: a-)iradi nedenler: ifa, ibra, takas, tecdit, birleşme b-)iradi olmayan nedenler: (şahsi borçlarda taraflardan birinin ölümü, kusursuz imkansızlık ve zamanaşımı)

BORÇLANDIRICI İŞLEM: Taraflar arasında borç doğurucu bir etkiye sahip olan ve borç konusu mal veya hak üzerinde herhangi bir etkisi olmayan işlemler. Ör: Satım sözleşmesi, satıcıya malın mülkiyetini devir borcunu doğurur, ancak bu sözleşmeye rağmen satıcı malı başkasına satar ve teslim ederse yeni alıcı mülkiyet hakkını elde eder.

BORÇLUNU TEMERRÜDÜ: Muaccel bir borcun vade gününde yerine getirilmemesi üzerine alacaklıya gecikme tazminatı talep etme yetkisi veren hukuki olay. Şartları: borcun muaccel ve ifa edilebilir olması vade gününün geçmesi (vade belli değilse alacaklının ihtarı)

BUTLAN: Bir hukuki işlemin geçerli olması için uyulması gereken esas veya şekil şartlarından birinin bulunmaması. Butlan halinde yapılan işlem baştan itibaren geçersiz olur. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmek zorundadırlar. Butlan sebepleri: ehliyetsizlik, hukuka aykırılık, imkansızlık, ahlaka aykırılık ve muvazaa

CİRANTA: Emre yazılı bir senedi ciro yoluyla devreden kişi. Ciranta, senet hamiline karşı müteselsil sorumluluk taşır.

DEFİ: Borçlunun kendisinden istenen şey, alacak hakkının varlığını kabul ettiği halde özel bir haklı sebebe dayanarak ödemeden kaçınma hakkı. Ör: Zamanaşımı Defilerin davada dikkate alınabilmesi için hak sahibi tarafından ileri sürülmesi gerekir.

DOĞRUDAN TEMSİL: Bir kişinin başka bir kişi adına ve hesabına hukuki işlem yapması

DOLAYLI TEMSİL: Bir kişinin kendi adına ve başka bir kişi hesabına hukuki işlem yapması

EKSİK BORÇ: Kanunda öngörülen bir nedenle talep ve dava edilmesi mümkün olmayan borç. Ör: Zamanaşımına uğramış borç, kumar/bahis borcu, evlenme tellallığından doğan borç, ahlaki bir görevin yerine getirilememesinden doğan borç. Eksik borçlar, borçluya defide bulunarak ödemeden kaçınma yetkisini verir, ancak borçlu rızasıyla ödeme yaparsa verdiğini geri isteyemez.

GABİN: Bir kişinin zor durumu, tecrübesizliği veya bilgisizliğinden yaralanarak edimler arasında açık nisbetsizlik meydana getirilmesi. Gabin halinde sözleşme geçerli olmakla birlikte, gabine uğrayan taraf bir yıl içinde sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir.

GAİPLİK: Bir kişinin uzun süredir haber alınamaması (5 Yıl) veya ölüm tehlikesi altında kaybolması (1 yıl) halinde yakınlarının başvurusu üzerine mahkeme kararıyla kaybolduğuna karar verilmesi.

HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE: Kanunda öngörülen sürenin geçmesiyle hakkın kullanılma ve talep edilebilme özelliğini kaybetmesine neden olan süre. Ör: irade fesadı hallerinde 1 yıl içinde sözleşmeyi fesih hakkı. Hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu iddiası bir itiraz niteliği taşır.

HAKSIZ FİİL: Hukuka aykırı bir fille kusurlu olarak bir başka kişinin şahsına veya malvarlığına zarar verilmesidir. Unsurları: Hukuka aykırı fiil, zarar, kusur, illiyet bağı

HUKUKİ İŞLEM: Bir veya daha fazla kişinin hukuki sonuç doğurmak amacıyla açıkladıkları irade beyanıdır. Tek taraflı (vasiyetname) çok taraflı (sözleşme ve karar) olabilir.

İBRA: Alacaklının edim yerine getirilmediği halde akacağından vazgeçmesi suretiyle borçluyu borcundan kurtarmasıdır. İbranın geçerli olabilmesi için borçlu tarafından kabul edilmesi gerekir. İflas eden kişinin ibrası hükümsüzdür.

İFA UĞRUNA EDİM: Borçlunun ifa etmesi gereken şeye karşılık olarak alacaklıya başka bir şey vermesi ve alacaklının bu şeyi paraya çevirmesi suretiyle alacağını elde etmesi kararlaştırılmış olması durumunda ifa uğruna edim söz konusu olur.

İFA YERİNE EDİM: Borçlunun ifa etmesi gereken şeye karşılık olarak alacaklıya başka bir şey vermesi alacağın sona ermiş sayılacağının kararlaştırılması halidir.

İFLAS: Borçlunun haczedilebilen bütün malvarlığının paraya çevrilmesi ve bütün alacaklılarına ödeme yapılmasına mahkeme kararıyla karar verilmesi. İflasa tabi kişiler, Tacirler, eski tacirler (1 yıl süreyle) Koll.ve Kom.ŞTİ. ortakları, banka yönetim kurulu üyeleri, ve bankaların en az %5 hissesine sahip ortaklar.

İHTİYATİ HACİZ: Kaçma ve mallarını gizleme teşebbüsünde bulunan borçlunun mallarına alacaklının talebiyle mahkeme kararıyla geçici olarak el konulması.

İKRAH (TEHDİT): Hukuka aykırı bir tehditle kendisine veya yakınlarına zarar verileceği ileri sürülerek bir kişinin sözleşme yapmaya (irade beyanında bulunmaya zorlanması).

İLAMLI İCRA: Alacağın bir mahkeme kararıyla veya borçlu tarafından imzası kabul olunmuş olan bir belgeye dayanması halinde yapılan takip usulü.

İLAMSIZ İCRA : Herhangi bir belgeye dayanması gerekmeyen alacaklar için kullanılan takip usulü

İMZALARIN BAĞIMSIZLIĞI İLKESİ: Kambiyo senetlerinde imzası bulunan her bir kişinin kendi imzasında sorumlu olacağı , başkalarının imzasının geçersizliği nedeniyle ödemeden kaçınamayacağı ilkesi.Ör: borçlunun imzası sahte olsa bile ciranta hamile karşı sorumlu olmaya devam eder.

İNTİFA HAKKI: Bir kişiye başka bir kişiye ait mal üzerinde tam bir yaralanma yetkisi veren irtifak hakkı

İRADE FESADI: Bir kişinin hata, hile veya tehdit nedeniyle irade beyanında bulunması

İRTİFAK HAKKI: Başkalarına ait mallar üzerinde kullanma veya tam bir yararlanma yetkisi veren sınırlı ayni hakların ortak adı. Ör: Sükna Hakkı İntifa hakkı geçit hakkı

İSTİSNA SÖZLEŞMESİ: Bir kişinin bedel karşılığında sözleşmede öngörülen somut bir ürünü imal etme taahhüdü altına girmesini öngören sözleşme

İŞTİRA HAKKI: Tek taraflı irade beyanında bulunarak başka birine ait bir malı bedelini ödemek suretiyle satın alma hakkı

İTİRAZ: Karşı tarafın iddiasına karşı talep edilen hakkın doğmadığının veya sonradan ortadan kalktığının iler,i sürülmesi. İtiraz davada hakim tarafından resen dikkate alınır.

IZTIRAR HALİ: Bir kişinin kendisine yönelmiş bir tehlikeden kurtulabilmek için zorunlu olarak üçüncü bir kişinin malına zarar vermesi. Iztırar fiilin hukuka aykırılığını ortadan kaldırmakla birlikte, tazminat yükümlülüğünü sona erdirmez.

KARZ: Para veya misli eşyanın (tüketim mallarının) belirli bir süre kullanıldıktan sonra geri verilmesini öngören ödünç sözleşmesi ivazlı veya ivazsız olabilir.

KAZAİ RÜŞT: 15 yaşını tamamlamış bir mümeyyiz. Küçüğün istek ve menfaatinin olması halinde ana babasının onayı ve mahkeme kararıyla reşit sayılması.

KOMİSYONCU: Ücret karşılığında kendi adına müvekkili hesabına hukuki işlem yapmayı üstlenen kişidir.

KONİŞMENTO: Deniz Ticaretinde yurt dışına gönderilmek üzere gemiye yüklenen ticari malların cins ve niteliğini gösteren ve senedi devralan kişiye bu mallar üzerinde mülkiyet hakkı tanıyan kıymetli evrak niteliğindeki ticari senet.

KONKARDATO: Borçlarını ödemeyecek duruma gelen borçlunun alacaklarının da kabul edilmesi halinde borcunun bir kısmını ödeyerek sorumluluktan kurtulmasına imkan veren icra yolu

MAKBUZ SENEDİ: Umumi mağazalara tevdi edilen ticari malların cins ve niteliğini gösteren ve senedi devralan kişiye bu mallar üzerinde mülkiyet hakkı tanıyan kıymetli evrak niteliğindeki ticari senet

MENFİ ZARAR: Her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde borçlunun temerrüdü halinde, alacaklının sözleşmeyi feshetmesi sonucunda talep edilen zarar şekli. Alacaklının bu haktan yararlanabilmesi için borçluya ek süre verip bu durumu bildirmesi gerekir.

MUACCEL BORÇ: Vadesi gelmiş istenebilir borç.

MÜECCEL BORÇ: Vadesi gelmemiş ve dolayısıyla borçludan yerine getirmesi talep edilemeyen borç

MUNZAM ZARAR: Para borçlarında borçlu temerrüdü halinde, alacaklının talep etmeye haklı olduğu temerrüt faiziyle karşılanmayan ek zarar.



MUVAZAA (DANIŞIKLIK): Tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerinin dışında yaptıkları işlemler. Muvazaalı işlemler geçersizdir. Mutlak muvazaa, taraflar arasında gizli bir işlemin olmadığı hallerde (Ör: Alacaklıdan mal kaçırmak için ev eşyasının komşulara devredilmesi), Nisbi Muvazaa; tarafların gerçek iradelerine uyan gizli işlemi gizlemek amacıyla görünürde ikinci bir işlem yapmaları halinde. (Ör:mirasçıların geri almasını önlemek için bağış işleminin satış olarak gösterilmesi) söz konusu olur. Görünürdeki işlem, tarafların gerçek iradesinin uygun olmadığı için geçersiz olmakla birlikte, gizli işlem kanunun aradığı şekil şartını da taşımak kaydıyla geçerli sayılır.

MÜMEYYİZ: Yaptığı davranış ve işlemlerin sebep ve sonuçlarını kavrayabilecek akli olgunluğa sahip kişi

MÜNHASIRAN ŞAHSA BAĞLI HAK: Mutlak hak sahibi kişi tarafından kullanılması gereken, başkalarına devri ve temsilci aracılığıyla kullanılması mümkün olmayan, mirasçılara geçmeyen haklar. Evlenme, boşanma, mirasın reddi, nişanı bozma, manevi tazminat talep etme gibi haklar.

MÜSBET VUKUF: Bir kişinin belirli bir olayı bildiğinin sabit olması

MÜSBET ZARAR: Her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde borçlunun temerrüdü halinde, alacaklının aynen ifadan vazgeçerek talep ettiği zarar şekli. Alacaklının bu haktan yararlanabilmesi için borçluya ek süre verip bu durumu bildirmesi gerekir.

MÜTESELSİL BORÇ: Bir boca birden fazla kişinin diğerinden bağımsız olarak ödeme taahhüdünde bulunması . Alacaklı müteselsil borçluklardan herhangi birine başvurarak alacağının tamamını ödemesini talep edebilir.

MÜTESELSİL KEFALET: Başka birine ait bir borcun borçlusundan bağımsız olarak ödeme taahhüdünde bulunması . Alacaklı, borçluya veya doğrudan müteselsil kefile başvurarak alacağının tamamını ödemesini talep edebilir.

MÜTESELSİL SORUMLULUK İLKESİ: Kambiyo senetlerinde imzası bulunan her bir kişinin (keşideci, avalist, ciranta vs.) senet hamiline karşı müteselsil sorumluluk taşıdığını öngören kural.

NİSBİ HAK: Sadece taraflar arasında ileri sürülebilen ve üçüncü kişilere karşı talep hakkı vermeyen haklar Ör:Alacak hakkı

ÖDEMEZLİK DEFİ: Her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan birinin edimini önce ifa etme yükümlülüğünün olmadığı hallerde karşı tarafın ifa talebini reddedebilme yetkisi.

ÖLÜM KARİNESİ: Ölümüne kesin gözle bakılan olayda kaybolan ve cesedi bulunamayan kişiler için geçerli olan ve olayın gerçekleştiği yerdeki en büyük mülki amirin (vali, garnizon, komutan vs.) kararıyla nufüs kaydına ölü yazılmasına imkan veren karine. Ölüm karinesinin geçerli olabilmesi için, okyanusta gemi batması, uçağın havada infilak etmesi gibi kurtulma olasılığının bulunmadığı bir olayda kişinin kaybolmuş ve cesedinin bulunamamış olması gerekir. Bu durumda söz konusu kişi evli ise, evlilik sona erer., mirası, mirasçıların arasında paylaştırılır.

PEY AKÇESİ: Bir sözleşmenin yapıldığına delil olmak üzere verilen para veya para yerine geçen taşını mal. Pey akçesinin veren taraf, kusuru ile taahhüdünü yerine getirmezse verdiğini geri alamaz. Karşı taraf taahhüdünü yerine getirmeyecek olursa pey akçesinin iki katını ödemek zorundadır.

SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME: Haklı bir sebep olmaksızın başka birinin zararına olarak bir kişinin malvarlığında artış meydana gelmesi veya azalmanın önlenmesidir. Şartları: Zenginleşme, fakirleşme illiyet bağı, haklı bir sebebin olmaması. Ör: yanlış kişiye havale gönderilmesi, borçlu olduğu zannıyla birine ödeme yapılması, Çalışacağı düşüncesiyle işçiye avans verildiği halde işi bırakması. Sebepsiz zenginleşme halinde kişi, verdiğini fark ettiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde geri isteyebilir. Azami süre 10 yıldır.

SEÇİMLİK BORÇ: Borçlunun hangi edimi yerine getireceği hususunda alacakların tercihte bulunma yetkisinin olduğu borçlar. Ör: Yarışmayı kazanan kişiye bir otomobil veya değerinin para olarak verileceğinin öngörülmesi.

SEYYAR TÜCCAR MEMURU: Ticari işletmenin merkezi dışındaki yerlerde tacir adına işlem yapma yetkisi verilen bağlı tacir yardımcısı Ör: Pazarlama elemanları

SÖZLEŞME: Her iki tarafına karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanıyla meydana gelen hukuki işlem.

SÜKNA HAKKI: Bir taşınmazın sahibi tarafından başka birine tanınan ve o taşınmazı bizzat kullanma yetkisi veren kişisel irtifak hakkıdır. Tapuya tescil edilerek tesis edilir. Hak sahibi taşınmazı bizzat kullanabilir, başkasına kiraya veremez, devredemez.

ŞUFA HAKKI: Bir taşınmazın üçüncü bir kişiye satılması durumunda hak sahibi kişinin tek taraflı bir irade beyanında bulunmak suretiyle bu taşınmazı satın almasına olanak veren nisbi hak (önalım hakkı). Müşterek mülkiyet konusu taşınmazlarda kanun gereği paydaşlardan her birine tanınmış olup, ayrıca tescil gerekmeksizin satışın öğrenildiği tarihten itibaren 1 ay içinde, en geç on yıl içinde kullanılması gerekir (yeni medeni kanuna göre bu süreler 3 ay ve 3 yıldır). Şufa hakkı sahibi, tapuda yazılı devir bedeli üzerinden taşınmazı satın alır. Taşınmaz bağış yapılır veya paydaşlardan birine satılacak olursa hak kullanılamaz. Sözleşmeyle tanınacak olursa, etkisinin kuvvetlendirilmesi için tapuya tescil edilmesi gerekir.

TAKAS:Borcu sona erdiren nedenlerden biri olup, birbirinden karşılıklı alacaklı olan kişilerde alacağa muaccel olan tarafın tek taraflı irade beyanıyla gerçekleşir. Takas beyanında bulunabilmek için alacakların aynı türden olması gerekir.

TASARRUF İŞLEMİ: Bir hakkı ortadan kaldırmak, değiştirmek veya meydana getirmek gibi ayni etkisi bulunan hukuki işlem. Ör: Mülkiyetin devri, borcun ödenmesi.

TECDİT (YENİLEME): borcu sona erdiren nedenlerden biri olup, tarafların anlaşmasıyla eski borcun ortadan kaldırılması ve bunun yerine yeni bir borç ihdas edilmesi suretiyle gerçekleşir.

TELLAL: Taraflardan hiç birine bağlı olmaksızın ücret karşılığında ticari işlere aracılık yapmayı meslek edinen kişi. Emlakçi

TEMSİL: Bir başka kişi adına veya hesabına hukuki işlem yapma yetkisi verilmesi. Temsil yetkisi, tek taraflı bir hukuki işlemle verilebileceği gibi vekalet, hizmet sözleşmesi kapsamında da verilebilir.

TESELSÜL KARİNESİ: Ticari işlerde borç altına giren veya kefil olan kişiler arasında müteselsil sorumluluk kuralının uygulanmasını öngören karine.

TEYİT MEKRTUBU:Tacirler arasında sözlü olarak yapılan anlaşmaların teyidi amacıyla taraflardan birince hazırlanan ve sözleşmelerin unsurlarını içeren hukuki işlem. Teyit mektubunu alan taraf, 8 gün içerisinde itirazda bulunmazsa içeriğini kabul etmiş sayılır.

TİCARET KARİNESİ: tacirin işlerinin ticari iş sayılmasını öngören karine.

TİCARİ İŞLETME: Sürekli ve bağımsız şekilde iktisadi faaliyette bulunan ve esnaf sınırlarını aşan iş hacmine sahip iktisadi teşebbüs. TTK’na göre unsurları: Ticarethane,fabrika ticari şekilde işletilen müesseseler

TİCARİ MÜMESSİL: İşletmenin bütün işlerini idare etmek ve ticaret ünvanı altına imza atma yetkisi verilen genel yetkili tacir yardımcısı, Ticaret siciline tescil edilerek atanır. Tacire ait olan ortak alma, işletmeyi devretme, taşınmazların satımı gibi olağanüstü işlemleri yapma yetkisi yoktur. Kredi alma ve kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi vardır. Temsil yetkisi ticaret siciline kaydedilmek şartıyla şube işleriyle veya birlikte temsil şekilde sınırlandırılabilir.

TİCARİ VEKİL: Ticari mümessil sıfatına olmaksızın işletmenin bütün işleri veya bazı işleri için temsil yetkisi verilen bağluı tacir yardımcısı. Ör: Kasa görevlisi, reyon şefi, fabrika müdürü.

TÜZÜK: Kanunların uygulanmasını veya emrettiği hususları düzenlemek amacıyla bakanlar kurulu tarafından danıştay incelemesinden geçirilerek Cumhurbaşkanının onayıyla resmi gazetede yayınlamak suretiyle yürürlüğe konulan hukuki düzenlemeler. Ör: Ticaret Sicili Tüzüğü . Tüzüklerin anayasa veya kanunlara aykırılığı danıştay tararından denetlenir.

VARANT:Umumi mağazalara tevdi edilen ticari mallar üzerinde rehin hakkı tanıyan kıymetli evrak niteliğindeki ticari senetler.

VEDİA: Taşınır bir malı belirli bir süre için muhafaza edilmesini öngören emanetçilik sözleşmesi. Yapılan iş karşılığında ücret alınmaması mümkündür.

VEFA HAKKI: Bir malın eski malikine alıcı tarafından sözleşmeyle tanınan ve tek taraflı irade beyanında bulunarak bu malı geri alabilmesini olanak veren nisbi hak. Tapuda tescil edilmek suretiyle taşınmazı devralan üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi mümkündür.

VEKALET: başka birine ait bir işin idaresi veya hizmetin görülmesi taahhüdünü içeren sözleşme. Yapılan iş karşılığında ücret alınması zorunlu değildir. Hizmet sözleşmesinde bağımsızlık unsuru açısından, eser sözleşmesinden sonucun garanti edilmesi unsuru açısından ayrılır.

YASAL TEMSİL: Kanundan doğan temsil ilişkisi Ör: Anne ve babanın 18 yaşından küçük çocukların temsil etme yetkisi mevcuttur.

YENİLİK DOĞURAN HAK: hak sahibinin tek taraflı bir irade beyanıyla taraflar arasında yeni bir hukuki ilişki kuran veya mevcut ilişkiyi değiştiren sona erdiren haklar. Ör:sözleşmeyi fesih hakkı (Bozucu yenilik doğuran hak) Şufa hakkı (Kurucu yenilik doğuran hak), seçimlik borçlarda alacaklının seçim hakkı (değiştirici yenilik doğuran hak).

YETKİSİZ TEMSİL: Temsil yetkisi olmaksızın başka biri adına işlem yapılması veya temsil yetkisinin sınırlarının aşılması. Ör: malı kiralama yetkisi verilen temsilcinin satış yapması.

YÖNETMELİK:başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişiler tarafından yetki alanlarına giren hususları düzenlemek veya kanunların uygulanmasını göstermek üzere çıkarılan hukuki düzenlemedir.

BORCU SONA ERDİREN NEDENLER

Posted by aulger On 02:52 0 yorum

BORCU SONA ERDİREN NEDENLER: 
a-)iradi nedenler: ifa, ibra, takas, tecdit, birleşme

b-)iradi olmayan nedenler: (şahsi borçlarda taraflardan birinin ölümü, kusursuz imkansızlık ve zamanaşımı) 

İFA YERİNE EDİM: Borçlunun ifa etmesi gereken şeye karşılık olarak alacaklıya başka bir şey vermesi alacağın sona ermiş sayılacağının kararlaştırılması halidir.  

İBRA: Alacaklının edim yerine getirilmediği halde akacağından vazgeçmesi suretiyle borçluyu borcundan kurtarmasıdır. İbranın geçerli olabilmesi için borçlu tarafından kabul edilmesi gerekir. İflas eden kişinin ibrası hükümsüzdür. 

TAKAS:Borcu sona erdiren nedenlerden biri olup, birbirinden karşılıklı alacaklı olan kişilerde alacağa muaccel olan tarafın tek taraflı irade beyanıyla gerçekleşir. Takas beyanında bulunabilmek için alacakların aynı türden olması gerekir. 

TECDİT (YENİLEME): borcu sona erdiren nedenlerden biri olup, tarafların anlaşmasıyla eski borcun ortadan kaldırılması ve bunun yerine yeni bir borç ihdas edilmesi suretiyle gerçekleşir.
 

TARIM

Posted by aulger On 06:50 0 yorum

 


TARIM
İnsanların  toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine  tarım denir.
Türkiye Topraklarından Yaralanma Oranları
Topraklarımızdan faydalanma oranı daha çok iklim ve yer şekilleri özelliklerine bağlıdır. Ülkemizde yüksek dağlık kesimler geniş alan kaplar. Dik yamaçlar çoktur. Buralarda topraktan faydalanma çok kısıtlıdır. Buna göre ülkemiz arazisinin  % 36 ‘sı ekili-dikili alan, % 32’si çayır ve otlak,  % 26 ‘sı orman ve % 6’sı diğer alanlar (yerleşim birimleri , tarıma elverişsiz çıplak kayalıklar gibi) dır.
Not: Tarımdaki makinalaşmanın etkisiyle çayır ve otlakların alanı   daralırken, tarım alanlarımız genişlemektedir.
Bölge Yüzölçümüne Göre Ekili Dikili Alanların Oranları
1.      Marmara Bölgesi: %30
2.      İç Anadolu Bölgesi: %27
3.      Ege Bölgesi: %24
4.      G.Doğu Anadolu Bölgesi: %20
5.      Akdeniz Bölgesi: %18
6.      Karadeniz Bölgesi: %16
7.      Doğu Anadolu Bölgesi: %10  
TÜRKİYE TARIMINDA VERİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1.  Sulama: Türkiye tarımında en büyük sorun sulama sorunudur.  Tarımda sulama ihtiyacının en fazla olduğu bölgemiz G.Doğu Anadolu Bölgesi iken , bu sorunun en az olduğu bölgemiz Karadeniz Bölgesidir.
Akarsularımızın derin vadilerden akması ve rejimlerinin düzensiz olmasından dolayı sulamada yeterince faydalanamıyoruz. Bunun için mutlaka akarsular üzerindeki  baraj  sayısı artırılmalıdır.
Sulama Sorunu Çözüldüğünde;
Üretim artar.
Nadas olayı ortadan kalkar.
Tarımda iklime bağlılık büyük oranda azalır.
Üretimde süreklilik sağlanır.
Üretim dalgalanmaları önlenir.
Daha önce sebze tarımı yapılmayan bir yerde sebze tarımı da yapılmaya başlanır.
Tarım ürün çeşidi artar.
Köyden Kente göçler azalır.  Yılda birden fazla ürün alınabilir. Bu konuda en şanslı bölgemiz  Akdeniz, en şanssız bölgemiz  Doğu Anadolu Bölgesidir
2.Gübre Kullanımı: Tarımda sulama sorunu çözüldükten sonra üretimi daha da artırmak için gübre kullanımı artırılmalıdır.
Ülkemizde hayvancılığın gelişmiş olması tabii gübre imkanını oluşturmaktadır. Ancak yurdumuzda tabii gübrenin yakacak olarak kullanılması bu olumlu durumu ortadan kaldırmaktadır. Ülkemizde üretilen suni gübre yeterli olmadığı için ithal (Fas, Tunus, Cezayir gibi ülkelerden) etmekteyiz. Bu da maliyeti artırdığından çiftçilerimiz yeterince  gübre kullanamamaktadır.
Gübre ihtiyacı, tabii gübrenin yakacak olmaktan kurtarılması ve gübre fabrikalarının artırılması ile karşılanabilir.  
3.Tohum Islahı: Sulama ve gübre sorunu çözüldükten sonra verimi daha da artırmak için kaliteli tohum kullanılmalıdır. Ülkemizde kalite tohum üretme konusunda devlet üretme çiftlikleri  ve tohum ıslah istasyonları çalışmalar yapmaktadır. Ancak kaliteli tohum ithali devam etmektedir.
4.Makine Kullanımı: Ürünün zamanında ekimi, hasadı ve yüksek verim için makine kullanımı şarttır. Ancak makine kullanımı yurdumuzda yeterli ölçüde gelişmemiştir.  
Sebepleri:  
Makine kullanıma elverişsiz alanların varlığı,
Makine kullanımının ekonomik olmadığı küçül alanların varlığı,
İş gücünün bazı bölgelerde daha ucuz olması,
Makine fiyatlarının çiftçinin alım gücünün üstünde olması
5.Zirai Mücadele: Tarımdaki hastalıkların, yabani otların ve haşerelerin  meydana getireceği üretim düşüklüğünü önlemek için ilaçlı mücadele şarttır. Zirai mücadelede daha çok ilaç kullanılmaktadır.
6.Toprak Bakımı: Tarla yağışlardan önce sürülmeli , yabancı otlardan arındırılmalıdır. Erozyona karşı korunmalıdır.
7.Toprak Analizi: Toprak analizleri ile en iyi verim alınabilecek ürün belirlenir. Ayrıca toprağın ihtiyacı olan mineraller tespit edilerek kullanılacak gübre belirlenir.
8.Destekleme Alımı ve Pazar: Verimi etkilemez. Üretim miktarını etkiler. Çiftçi ürettiği malı pazarda zarar etmeden   satabilmelidir. Çiftçinin elverişsiz piyasa şartlarından olumsuz etkilenmemesi için devlet bazı ürünlerde destekleme alımı yapmaktadır (Destekleme alımı: Devletin çiftçinin malını belirli bir taban fiyat üzerinden alması olayıdır.)  Destekleme alımı yapılan ürünler: Pamuk, tütün (2002 yılından itibaren kaldırıldı), Ş.Pancarı, buğday,çay, fındık, K.Üzüm, K.İncir, K.Kayısı, Haşhaş gibi dayanıklı ve sanayiye dayalı ürünlerdir.
***Destekleme alımı yapılan ürünlerin üretiminde dalgalanmalar az olur ve fiyatı sürekli   artar.  
9 Çiftçi eğitilmeli ve kredi desteği sağlanmalıdır.

TARIM İŞLEME METODLARI
1. İntansif (Modern-Yoğun) Tarım Metodu: Nüfusa göre ekili dikili alanların sınırlı olduğu ülkelerde uygulanır. Birim alandan alınan verim çok yüksektir. Ör. Hollanda, Danimarka, Japonya, İsveç ve İsrail gibi ülkelerde bu tür tarım metodu uygulanmaktadır. Yurdumuzda ise Akdeniz ve Ege Bölgelerinde uygulanan seracılık faaliyetleri intansif tarım metoduna örnektir.
2. Ekstansif (ilkel-Kaba-Yaygın ) Tarım Metodu: Nüfusa göre tarım alanlarının fazla olduğu ülkelerde uygulanan tarım metodudur. Birim alandan alınan verim düşüktür. Üretim miktarında iklimin etkisi vardır. Yurdumuzda uygulanan tarım metodu genelde bu şekildedir.
Not: İntansif tarım metodu ile ekstansif tarım metodu arasındaki en önemli fark birim alandan alınan verimdir.
3. Nadas Tarım Metodu: Verimi en düşük tarım metodudur. Tamamen iklime bağlılık gösterir. Yağışın az, sulamanın yetersiz olduğu alanlarda uygulanır. Türkiye'de nadas tarımının en fazla uygulandığı bölge İç Anadolu Bölgesidir. Nadas olayı en az Karadeniz bölgesinde uygulanır.
Nadas, toprağın  su ve mineral kazanmasını sağlamak amacıyla boş bırakılmasıdır.
4. Plantasyon Tarım Metodu: Tropikal kuşakta ticari amaçla çok geniş alanlarda bir veya bir kaç çeşit ürün yetiştirmeye dayalı tarım metodudur. Ör: Brezilya'da; çay, kahve ve muz, Seylan (Sri Lanka)'da; çay , Malezya'da; kauçuk gibi.
TARIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1. İKLİM: Her tarım ürününün kendine has iklim isteği vardır.
-Yağış miktarı: Yılda 10 cm’lik yağış tarımsal faaliyetlerin alt sınırıdır. Bazı tarım ürünleri için yağış miktarı fazla olmalıdır.
- Yağış rejimi: Her ürün farklı rejime ayak uydurur.Pamuk, buğday, arpa gibi tarım ürünleri yaz kuraklığı isterken, çay, fındık gibi tarım ürünleri her mevsim yağış ister.
- Sıcaklık: Her bitkinin hayatını devam ettirebilmesi ve olgunlaşabilmesi için belirli bir sıcaklık isteği vardır.Zeytin, incir, turunçgiller, muz,fındık  gibi ürünler kış sıcaklığı isterken, elma, üzüm gibi ürünler soğuğa dayanabilir.
2.YÜKSELTİ: Bazı tarım ürünleri belirli bir yükseltiden sonra yetiştirilemez. Sebebi yükselti sebebiyle sıcaklığın azalmasıdır. Ayrıca aynı tarım ürününün yüksek yer ve bölgelerdeki hasat dönemi daha uzundur.
3. TOPRAK: Topraktaki humus, kireç ve minerallerin oranları tarımsal verimi etkiler. Örneğin çay çok yıkanmış, kireçsiz toprakları sever. Yumrulu bitkiler ise kumlu topraklarda daha iyi gelişir.
TARIM ÜRÜNLERİ
BUĞDAY
İlk yetişme döneminde (ilkbaharda) yağış ister. Olgunlaşma ve hasat döneminde kuraklık gerekir.Bu özelliğinden dolayı Karadeniz kıyılarında tarımı yapılamaz. Ayrıca düşük sıcaklılardan dolayı Doğu  Anadolu Bölgesinin yüksek yerlerinde tarımı yapılamaz. Bunların dışında bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir.
Buğday üretimi iklimdeki karasızlıktan dolayı bazı yıllar artarken, bazı yıllar düşer. Üretimin en fazla olduğu bölgemiz İç Anadolu Bölgesidir.  İl olarak en fazla Konya,Ankara ve Adana’dır.
ARPA
 Soğuğa ve sıcağa dayanıklıdır. Bundan dolayı buğdayın yetişebildiği her yerde yetişir. Ayrıca düşük sıcaklıktan dolayı buğdayın yetişemediği Doğu Anadolu’nun yüksek yerlerinde de tarımı yapılabilir. Üretim en fazla İç Anadolu Bölgesinde gerçekleşir.
ÇAVDAR
Serin yayla iklimi ister. Fazla sıcaktan zarar görür.Genellikle besin maddesi ve hayvan yemi olarak kullanılır. En fazla tarımı İç Anadolu Bölgesinde gelişmiştir.
MISIR
Yetişme döneminde bol su ister. Bundan dolayı yurdumuzda sulama imkanı olan bütün her yerde tarımı yapılabilir. Yağ elde edilmeye başlandıktan sonra tarımı Akdeniz Bölgesinde hızla gelişmiştir. Bugün mısır üretimimizin yarısına yakını Akdeniz Bölgesinden elde edilir (Adana çevresi başta gelir). Üretimde 2. bölge Karadeniz Bölgesidir (Buğdayın yerine tarımı yapılmaktadır.) Bölge halkının temel besin maddesi olduğundan ticarette değeri yoktur.
NOHUT
İlk yetişme döneminde yağış ister. Hasat döneminde kuraklık gerekir. Yurdumuz iklim şartları   genelde nohut tarımına elverişlidir. En fazla tarımı İç Anadolu Bölgesinde yapılmaktadır.  Bu bölgemizi Ege ve  Akdeniz Bölgeleri takip etmektedir.
MERCİMEK
Kuraklığa dayanıklı olduğu için en fazla tarımı G. Doğu Anadolu Bölgesinde gelişmiştir. Mercimek üretimimizin yarıdan fazlası bu bölgeden karşılanır (kırmızı mercimek). Üretimde ikinci bölgemiz İç Anadolu Bölgesidir(yeşil mercimek).  
FASULYE
Yurdumuzda sulama imkanı olan her yerde tarımı yapılabilir. Üretimde en büyük paya sahip bölgemiz İç Anadolu'dur.
TÜTÜN
Kıraç arazilerde yetişebilir. İlk yetişme döneminde su ister. Daha sonra mutlaka kuraklık olmalı. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Ancak kaliteli tütün yetiştirilmesi amacıyla ekim alanları devlet tarafından sınırlandırılmıştır.
Üretimde 1. Ege Bölgesi'dir ( Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli ve Uşak çevresi).
PAMUK
Alüvyal toprakları sever. Ayrıca yüksek sıcaklığa ihtiyaç duyar. Yetişme döneminde bol su, hasat döneminde kuraklık gerekir.
 Üretimde 1.Güneydoğu Anadolu Bölgesidir(En fazla Ş.Urfa Çevresi). Gap ile birlikte tarımı hızla gelişmektedir. 2.Ege Bölgesi (kıyıdaki bütün çöküntü ovalarında), 3.Akdeniz Bölgesi (başta Adana olmak üzere Hatay, İçel, Antalya Çevresi),    Ayrıca  Marmara Bölgesinde Balıkesir, Bursa ve Çanakkale çevresi ile  Doğu Anadolu Bölgesinde etrafı dağlarla çevrili çukur alanlarda tarımı yapılır(Elazığ ve Iğdır çevresi).
ŞEKER PANCARI 
Yurdumuzda tarımı 1925 yılında Uşak’ta başlamıştır (ilk fabrika Uşak’ta 1926 yılında kuruldu). Bugün fabrikaların kurulduğu her yerde tarımı yapılmaktadır. Belirli iklim ve toprak isteği yoktur. Sulama imkanı olan her yerde tarımı yapılabilir. Üretimde 1. İç Anadolu Bölgesidir.  
**Ş.pancarı tarladan söküldükten sonra  kısa bir süre sonra işlenmesi gerektiğinden  tarımı fabrikalar çevresinde yapılır. Ayrıca pancar küspesi hayvan yemi olarak kullanıldığı için buralarda besi hayvancılığı da gelişmiştir.
***Kıyı bölgelerimizde tarımı yapılmaz. Sebebi buralarda daha fazla gelir getiren ürünlere öncelik verilmesidir.  
ÇAY
Tropikal iklim bitkisidir. Bol ve düzenli yağış ister. Bulutlu gün sayısı fazla olmalıdır. Kışlar ılık geçmelidir. Yurdumuzda en iyi yetişme şartlarını Doğu Karadeniz Bölümünde bulmuştur. Bugün Rize başta olmak üzere Ordu’dan Gürcistan sınırına kadar olan kıyı kesimde tarımı yapılmaktadır. Yurdumuzda çay tarımı Cumhuriyetin ilanından sonra başlamıştır (1924). Çay tarımının tamamı Karadeniz bölgesindedir.  
HAŞHAŞ
Doğu Karadeniz kıyıları hariç bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Ancak uyuşturucu elde edildiği için üretimi devlet kontrolündedir. Bugün başta Afyon olmak üzere Kütahya, Uşak, Denizli, Burdur, Isparta, Konya çevresinde tarımı yapılır. Gıda sanayisinde ve tıpta narkoz yapımında kullanılır. Son yıllarda tütün bitkisine alternatif bitki olsun diye Manisa'nın kırsal kesimlerinde (Gördes, Demirci, Kula ,Selendi gibi) haşhaş tarımına müsaade edilmiştir.
 KETEN & KENEVİR
Kenevir lifleri dokuma sanayisinde , ip ve halat yapımında kullanılır. Yurdumuz üretiminin tamamına yakını Karadeniz Bölgesinden karşılanır. Başta Kastamonu olmak üzere Samsun ,Amasya ve Çorum çevresinde tarımı yapılır. Ege Bölgesinde ise Kütahya çevresinde tarımı yapılmaktadır.Kenevirden uyuşturucu elde edildiğinden üretimi devlet kontrolündedir.  
Keten tarımının tamamı Kocaeli çevresindedir.
AYÇİÇEĞİ
İlk yetişme döneminde su , hasat döneminde kuraklık ister. Bundan dolayı Doğu Karadeniz kıyıları hariç bütün bölgelerimizde sulama ile tarımı yapılır. Üretimde birinci olan bölgemiz Marmara Bölgesi (Ergene Bölümü)dir.
ZEYTİN
Akdeniz iklim bitkisidir. Ancak Akdeniz Bölgesinde tarımı fazla gelişmemiştir. Daha fazla gelir getiren ürünlere öncelik tanınmasından dolayı. Bugün üretimde 1. Ege Bölgesi (Kıyı Ege Bölümündeki ova ve kenarlarında- Manisa, Aydın, İzmir, Muğla , Denizli çevresi).   2.Akdeniz Bölgesi (Antalya çevresi en fazla).      
3. Marmara Bölgesi-Güney Marmara kıyıları (en kaliteli sofralık zeytin bu bölgeden Gemlik çevresinden elde edilir).
Ayrıca   Doğu Karadeniz’de Çoruh vadi oluğunda (Artvin) ve G:Doğu Anadolu Bölgesi’nde G.Antep çevresinde tarımı yapılır.
Zeytinin devirli üretim özelliğinden dolayı; üretim bir yıl fazla , bir yıl azdır.
Dünya zeytin üretiminde İtalya , İspanya ve Yunanistan'dan sonra 4. sıradayız.
SOYA FASULYESİ
Tohumlarında %18-24 oranında yağ, %35-45 oranında protein içeren ve toprağa organik madde ve azot sağlayan bir bitki olan soya fasulyesi ülkemizde hem ana ürün hem de ikinci ürün olarak kullanılmaktadır.
Ege , Akdeniz, Güneydoğu Anadolu bölgelerinin sulanır tarım alanlarında 2. ürün olarak ekilmektedir.
Adana başta olmak üzere İçel, Hatay çevresinde tarımı gelişmiştir. Türkiye üretiminin % 92 ‘sini Akdeniz Bölgesi karşılar.
YER FISTIĞI 
Yerfıstığı tohumlarında %45-60 oranında yağ, %20-30 oranında protein , %18 oranında karbonhidrat, vitaminler ve madensel maddeler içeren, özellikle yağ sanayi ve çerez yapımı başta olmak üzere, sapı kuru ot ve kabuğu da çeşitli şekillerde değerlendirilen değerli bir bitkidir.

Yerfıstığının Türkiye'ye ne zaman ve nasıl girdiği kesin olarak bilinmemekle, ilk olarak Trakya ve oradan Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yayıldığı sanılmaktadır. Güney bölgesinde yerfıstığının ilk ekildiği yerin Osmaniye olduğu aktarılmaktadır.

Yerfıstığı baklagil bitkisi olmasından dolayı, havanın serbest azotunu toprağa bağlayarak kendinden sonra gelen bitkiye azot ve organik madde depolayan önemli bir bitkidir.

Ülkemizde yerfıstığı son yıllarda yaklaşık 34.000 ha. alana ekilmekte ve 80.000 ton ürün kaldırılmaktadır. Ortalama 235kg/da ürün alınmaktadır.

Yerfıstığının 32 türü tespit edilmiş, bunların bir kısmı tek yıllık, bir kısmı çok yıllıktır. Yerfıstığı ekimden 7-8 gün sonra çimlenmekte, 40-50 gün sonra çiçeklenmektedir. Çiçeklenmeden 60 gün sonrada ilk meyve oluşmaktadır.

Akdeniz iklim şartlarında iyi yetişmektedir. En fazla tarımı bu bölgede Adana çevresinde gelişmiştir(%90). 
SUSAM
Susam sıcağı çok seven bir yağ bitkisidir. Tropik, suptropikal ve ılıman iklim kuşağının sıcak bölgelerinde yetiştirilen susam, 90-120 günde gelişme devresini tamamlar.
Susam dik büyüyen tek yılık bir bitkidir. Boyu (30-125 cm) ye kadar uzayabilir. Gövdeler uzunlamasına oluklu (karıklıdır) ve sık tüylüdür. Ülkemizde tarımı yapılan yağ bitkileri içerisinde önemli bir yeri olan susam, tohumlarında %50-60 yağ içeren yazlık ve otsu bir bitkidir. Bileşiminde ayrıca %25 protein bulunmaktadır. Besleyici özelliği ve lezzetinden dolayı insan besini olarak çok miktarda tüketilir. GAP'ın devreye girmesiyle bölgemizde sulanabilir 1997 yılında GAP bölgesinde susamın ekiliş alanı 40,642 ha olup,bu üretim alanından 9,548 ton susam elde edilmiştir.
Yurdumuzda başta G.Doğu Anadolu  Bölgesi olmak üzere Akdeniz ve Ege   Bölgelerinde tarımı yapılır. 
KANOLA
Bitkisel yağ kaynağı olarak yağlı tohumlu bitkiler olan ayçiçeği, soya, pamuk ve yer fıstığı arasında üretim açısından üçüncü sıraya sahiptir. Ülkemize Balkanlardan gelen göçmenler ile kolza adı ile 1960 yıllarında getirilmiş ve  Trakya'da ekim alanı bulmuştur. Ancak kolza ürününün yağında insan sağlığına zararlı Erusik asit, küspesinde de hayvan sağlığına zararlı Glukosinolat bulunması nedeniyle 1979 yılında ekimi yasaklanmıştır.
Kolza'da erusik asit ve glukosinolat ihtiva etmeyen çeşitler araştırmalar sonucu geliştirilmiştir. Bu çeşitler ilk önce Kanada'da ıslah edilmesi nedeniyle kanola adı verilmiştir. Ülkemizde bitkisel yağ açığını kapatmak amacıyla kanola tarımının yaygınlaşması için çalışmalar yapılmaktadır.
Ülkemizde kanola tarımına tekrar son yıllarda Tekirdağ, Edirne, Kırklareli ve Samsun yörelerinde başlanmıştır, ancak ekilişi henüz 2000 ha gibi çok küçük alanda yapılmaktadır.
Kanola bitkisinde olgunlaşma aşağıdan yukarı doğrudur. Hasatta bitkilerin tam olgunlaşması beklenirse alt kapsüllerde çatlama ve dökülmeler görülür. Erken hasatta ise üst kapsüller tam olgunlaşmadığından hasat kaybı olur.
ÜZÜM
Kışın –40ºC ye kadar dayanabilir. Bundan dolayı meyveler içinde yetişme alanı en geniş olanıdır. Üzüm üretiminde başta Ege Bölgesi (Manisa, İzmir, Denizli ) gelir. 2. G.Doğu Anadolu Bölgesidir.  
Dünya kuru üzüm üretimde 1. yiz  ve ihracat yapmaktayız.
ELMA
Üzümden sonra yetişme alanı en geniş olan meyvedir. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Niğde, Nevşehir, Amasya, Tokat, Kastamonu, Bursa, Burdur, Isparta, Antalya önemli elma üretim merkezlerimizdir.
İNCİR
Akdeniz iklim bitkisidir. Kış ılıklığı ister ve yaz kuraklığı ister. En fazla tarımı Ege Bölgesi’nde gelişmiştir (Başta Aydın gelir.) Üretimin %81 i bu bölgeden karşılanır. Ayrıca Akdeniz Bölgesi,  G. Marmara ve G.Doğu Anadolu Bölgesi'nin batısı ile Karadeniz kıyılarında (Doğu Karadeniz kıyıları hariç) tarımı yapılabilir. Türkiye Dünya kuru incir üretiminde ilk sırada yer alır ve önemli ihracat  ürünümüzdür
FINDIK 
Ülkemizde fındık yetiştiriciliği bakımından en uygun iklim özelliğine sahip bölge Karadeniz kıyı bölgesidir Fındık Karadeniz Bölgesinde sahilden 60 km içeriye ve 750 m yüksekliğe kadar ekonomik olarak yetiştirilebilmektedir. Yıllık ortalama sıcaklığın 13-16 C olduğu yöreler fındık yetiştiriciliği için en uygun yerlerdir. Haziran ve Temmuz aylarındaki oransal nemin de %60’ın altına düşmemesi gerekir.
Toprak istekleri olarak fazla seçici olmamakla birlikte besin maddelerince zengin, tınlı-humuslu ve derin topraklarda iyi bir gelişme gösterir.
Yurdumuz üretiminin %83 ‘ünü Karadeniz bölgesi karşılar. En fazla Ordu- Giresun olmak üzere Karadeniz kıyılarında tarımı yapılmaktadır. Ayrıca Marmara Bölgesinde Sakarya çevresinde tarımı yapılır. 
Türkiye dünya fındık üretiminde ve ihracatında ilk sırada yer alır (%60-70).
ANTEP FISTIĞI
En iyi yetişme şartlarını G.Doğu Anadolu  Bölgesinde bulmuştur .  Başta  Ş.Urfa ve G.Antep gelir. Ayrıca Akdeniz ve Ege Bölgelerinde çitlembik ağaçlarının aşılanması ile  de tarımı yapılabilmektedir. Önemli ihracat ürünümüzdür.
ÜLKELER
1998
İRAN
130.000
ABD
88.450
TÜRKİYE
60.000
SURİYE
36.437
ÇİN
28.000
YUNANİSTAN
5.000
İTALYA
3.000
AFGANİSTAN
1.600
DİĞER
1.778
DÜNYA
354.265
TURUNÇGİLLER
 (Narenciye) (Portakal , mandalina, limon , greyfurt  ve turunç)
Tropikal iklim bitkisidir. Yurdumuz, dünya turunçgil üretim alanının en kuzey sınırındadır. Bu nedenle, turunçgil yetişen tüm bölgelerimizde, zaman zaman dondurucu düşük sıcaklık zararları görülür.  
Yurdumuzda tarımı en fazla Akdeniz Bölgesinde gelişmiştir (% 62) Antalya başta olmak üzere bütün Akdeniz kıyılarında tarımı yapılabilmektedir. Ayrıca  Ege Bölgesinde İzmir’e kadar olan güney kıyılarında, G.Marmara Bölümünün soğuktan korunmuş kıyılarında, Doğu Karadeniz Bölümünde Rize çevresinde ve G.Doğu Anadolu Bölgesinin batısında tarımı  yapılmaktadır.
*** Ege Bölgesinde kıyıdan 200 km içerilere kadar tarımı yapılabilmektedir. Sebebi bölgede dağların kıyıya dik uzanması sonucu deniz etkisinin iç kesimlere kadar sokulabilmesidir.
*** Doğu Karadeniz Bölümünde yetiştirilebilmesi kış ılıklığı ile ilgilidir.
MUZ
Muz, Güneydoğu Asya’dan çıkmıştır. Anavatanı Güney Çin, Hindistan ve Hindistan ile Avustralya arasında kalan adalardır. Muzu ilk kültüre alanların balıkçılar olduğu sanılmaktadır. Balıkçılar ağ yapmak için muzun yapraklarından yararlanmışlar ve bu şekilde tarımı başlamıştır.Muzla ilgili ilk eser M.Ö. 600-500 yıllarına aittir ve Hindistan’da bulunmuştur. Muz bitkisi ülkemize ilk defa 1750 yıllarında Mısır’la ilgisi olan zengin bir aile tarafından süs bitkisi olarak, Mısır’dan Alanya’ya getirilmiştir. O yıllarda daha çok süs bitkisi olarak yetiştirilen Muzun meyve verdiğinin görülmesi üzerine, 1930'lu yıllardan sonra meyvesi için ticari amaçla yetiştirilmeye başlanmıştır. Bugün ülkemizde sadece Anamur, Bozyazı, Gazipaşa ve Alanya ilçeleri ile çevresinde Musa Cavendish dediğimiz bodur muz üretimi yapılmaktadır.
Muz, nemli, tropik iklimlerin bitkisidir. 30° Kuzey ve 30° Güney enlemleri arasında kalan bölgenin uygun alanlarında, tarımı rahatlıkla yapılır.
Akdeniz bölgesinde muz yetişen yerlerimiz 36-37 enlem derecelerinde Toros Dağları tarafından korunmuş, dağların eteklerindeki mikroklima yerlerdir. Buna rağmen muz bahçeleri zaman zaman soğuktan zarar görmektedir. 
Türkiye'de üretilen muzun tamamı Akdeniz Bölgesi'nde, Alanya-Anamur kıyılarından elde edilmektedir.
Dünyadaki muz üretimi en fazla Asya kıtası ülkelerinde yapılmakta, bu kıtayı sırasıyla Güney Amerika, Orta Kuzey Amerika, Afrika, Okyanusya ve Avrupa Ülkeleri izlemektedir.
KAYISI
Kayısı dünya üzerinde Asya'da İran, Afganistan ve Türkistan'da, Avrupa'da özellikle Akdeniz kıyılarında; Afrika ve Avustralya'da Güney Amerika, Arjantin ve Şili'de Amerika Birleşik Devletlerinde ve burada da özellikle Kaliforniya'da geniş ölçüde yetiştirilmektedir.
Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. En fazla tarımı D.Anadolu Bölgesi’nde Malatya-Elazığ çevresinde gelişmiştir.
ŞEFTALİ
Şeftalinin ana vatanının Doğu Asya ve Çin olduğunu düşünülmektedir.Oradan İran'a gelmiş, Yunanlılar ve Romalılar MÖ 1000 yıllarında bu meyveyi tanımışlardır. Ülkemizde şeftali yetiştiriciliği birkaç ilimiz dışında tüm illerde yapılabilmektedir. 
Şeftali yetiştiriciliğinin yapıldığı bölgeler içerisinde Marmara Bölgesi başta gelmektedir. Özellikle Bursa başta gelen ilimizdir.
BADEM 
Bademin anavatanı Çin ve Orta Asya'dır. Asya ile Avrupa arasındaki İpek yolunda bademin seyyahlar tarafından yendiği bilinmektedir. Seyyahlar bademi bu yol vasıtasıyla Yunanistan, Türkiye ve Orta Doğuya getirmişlerdir. Uzun yıllardır Akdeniz kıyılarında özellikle İspanya ve İtalya'da badem yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Türkiye'de Doğu Karadeniz'in kıyı Bölgesi ile çok yüksek yaylalar dışında her yöresinde badem yetiştirilmektedir. Badem yetiştiriciliği ülkemizde Ege Bölgesi'nde yoğunlaşmış olup, bunu Akdeniz, İç Anadolu ve Marmara Bölgeleri izlemektedir. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde Türkiye badem üretiminin üçte ikisi üretilmektedir. Badem yetiştiriciliği açısından en önemli bölge Ege Bölgesi, burada da Datça Yarımadasıdır. 
İklim, Badem için, yazları kurak ve sıcak, kışları ılık ve yağışlı Akdeniz iklimi idealdir. Bununla beraber, odun kısmının kış soğuklarına dayanıklı olması nedeniyle, kış soğuklarının fazlaca olduğu yerlerde de yetişebilmektedir. Ağacının odun kısmı -20°C, -30°C'ye kadar soğuğa dayanabilir.
Çiçeklenme zamanında -4°C, -5°C'ye dayanabilen çiçekler, körpe çağla döneminde -1°C, -O,5°C'lerde zarar görürler. Dona dayanım bakımından çeşitler arasında büyük farklar görülmektedir.
KİVİ
Bütün Dünyada yetiştirilen çeşitlerin orijini Yeni Zelanda’dır.
Kivi asmaları sarılıcı-tırmanıcı bitkilerdir. Toprak üstü aksamı çok kuvvetli değildir. Kök yüzlek ve saçak kök yapısındadır. Çoğunlukla toprağın 0-40 cm derinliğinde bulunur. Ancak uygun koşullarda 1-1.5 m derine gidebilir. Kılcal kökler hızlı gelişir ve yenilenir.
Gözlerinin uyanmasında yaprak dökümüne kadar 240-260 gün don olmayan gelişme süresi ister. İlkbaharın geç donlarında sürgünler zarar görebilir.Bitkiler sürekli ve sert rüzgar alan yörelerde gelişemez.
Normal olarak çiçek ve meyve dökümü olmaz. Tozlanan bütün çiçekler meyve tutar. Bu yüzden kış budamasında yeterli sayıda göz bırakılmalı veya seyreltme ile meyve yükü dengede tutulmalıdır.
Etkin bir tozlama ve meyve tutumu için çiçeklenme zamanı bahçede arı kovanı bulundurulmalıdır. Erkek çiçeklerin polenleri arılarla dişi çiçeklere taşınırlar. Rüzgarla tozlanma çok az olur.
Türkiye’de henüz  ticari amaçlı kivi üretimi çok yenidir. Bu nedenle tüketilen meyvelerin hemen tamamı ithal yoluyla sağlanmaktadır.
PATATES
Alüvyal ve kumlu topraklarda iyi yetişir. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. En fazla tarımı İç Anadolu Bölgesinde gelişmiştir ( Nevşehir). Ayrıca Ödemiş-İzmir, Sakarya, Trabzon, Erzurum diğer önemli patates üretim merkezlerimizdir.  
SOĞAN-SARMISAK
Soğan üretiminde en önemli bölge Karadeniz Bölgesi'dir.    il olarak Bursa Karacabey yurdumuzun en önemli soğan üretim merkezidir. Kastamonu ise sarmısakta önemli merkezimizdir. Soğan-sarmısak tarımı bütün bölgelerimizde yapılabilir.  
SEBZECİLİK
Ülkemiz iklimi itibarıyla çok çeşitli sebze yetiştirilmesine olanaklıdır. Birçok insan geçimini bu yolla sağlar.Bunun yanında çoğu insan evinin sebze ihtiyacını karşılamak için sebze yetiştirir
Sebzeler çok fazla su isterler. Yurdumuzda sebze yetiştiriciliği en fazla Akdeniz Bölgesinde gelişmiştir. Bu bölgeyi Ege ve Marmara Bölgeleri takip eder. En az geliştiği bölgemiz D.Anadolu bölgesidir. Sebebi yaz mevsiminin çok kısa sürmesidir. Ayrıca İç Anadolu Bölgesinde de sulama yetersizliğinden dolayı sebze tarımı gelişmemiştir.
*** Sebze tarımı seracılık faaliyetleri ile Akdeniz ve Ege Bölgelerinde bütün yıl yapılabilmektedir. Seracılığın buralarda gelişme sebepleri; kışların ılık geçmesi ve güneşli gün sayısının fazla olmasıdır.

 1. Aşağıdakilerden hangisi oy hakkına ilişkin ilkelerden biri değildir?
A) Genel oy
B) Ağırlıklı oy
C) Eşit oy
D) Bireysel oy
E) Serbestlik ve gizlilik

2. Aşağıdakilerden hangisi 1982 anayasasının değiştirilemeyecek hükümlerinden biri değildir?
A) TBMM üye sayısı
B) Başkenti Ankara'dır
C) Resmi dili Türkçedir
D) Milli marşı "İstiklal Marşı"dır
E) Türkiye devleti bir "Cumhuriyet"tir



3. Siyasi parti guruplarıyla ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) 1982 anayasası grup kurma sayısını 10 milletvekilinden 20 milletvekiline yükseltmiştir.
B) Siyasi parti grupları üye sayısı oranında Meclis Başkanlık Divanı'na katılırlar
C) Siyasi parti gruplarına milletvekillerinden farklı ve öncelikli söz hakkı tanınmıştır
D) Bütün siyasi parti grupları anayasa mahkemesine iptal davası açma hakkına sahiptir.
E) Seçim için kurulan geçici Bakanlar Kurulu'na siyasi parti gruplarından güçlerine göre üye alınır.

4. Kanun teklif etme yetkisi aşağıdaki mercilerden hangisi ya da hangilerine aittir?
A) Başbakan
B) Yalnız Bakanlar
C) Cumhurbaşkanı
D) Yalnız milletvekilleri
E) Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri

5. Aşağıdakilerden hangisi temel hak ve özgürlüklerin korunması ile ilgili olarak 1982 Anayasası'nda yer alan ilkelerden biri değildir?
A) Dilekçe hakkı
B) Kanuni hâkim ilkesi
C) Suç ve cezaların yasallığı ilkesi
D) Kamu görevlilerinin kişilere haksız işlemler sonucu verdikleri zararın devlet tarafından karşılanacağı ilkesi
E) Haksız olarak zarar gören şahısların, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuracağı ilkesi

6. Aşağıdaki şahıslardan hangisinin siyasi partilere üye olabilmesi için yasal bir engel bulunmamaktadır?
A) Hâkim ve Savcılar
B) Sayıştay mensupları
C) Yüksek öğretim öncesi öğrenciler
D) İşçi niteliği taşımayan kamu görevlileri
E) Yüksek öğretim elemanları ve öğrencileri

7. Milli Güvenlik Kurulu hangi tarihte Anayasal bir kurum haline gelmiştir?
A) 1961
B) 1971
C) 1973
D) 1980
E) 1982

8. Anayasa'nın 67 nci maddesinde düzenlenen seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Seçmen yaşı 18'dir.
B) Eşit oy ilkesi geçerlidir.
C) Tutuklular oy kullanamaz.
D) Askeri öğrenciler oy kullanamaz.
E) Seçimler ve halkoylaması; serbest, eşit, gizli ve genel oy ilkelerine göre yapılır.

9. Mülkiyet hakkı, 1982 Anayasası'nın aşağıdaki bölümlerinin hangisinde düzenlenmiştir.
A) Sosyal hak ve ödevler
B) Siyasal hak ve ödevler
C) Temel hak ve ödevler
D) Genel esaslar
E) Kişi hak ve ödevleri

10. Atatürk ilkelerinin, Anayasa'ya girdiği tarih aşağıdakilerden hangisidir?
A) 1924
B) 1927
C) 1928
D) 1930
E) 1937

Cevaplar: 1-B  2-A  3-D  4-E  5-E  6-E  7-E  8-C  9-A  10-E

1. Aşağıdakilerden hangisi ilk defa 1961 Anayasası ile getirilen yeniliklerden biri değildir?
A) Kanunların Anayasaya uygunluğunun denetlenmesi
B) Çalışanlara sendika kurma hakkının tanınması
C) Yüksek Öğretim Kurulunun kurulması
D) İşçilere toplu sözleşme ve grev hakkının tanınması
E) Herkese önceden izin almaksızın dernek kurma hakkının tanınması

2. Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi ilk defa aşağıdakilerden hangisi ile tanınmıştır?
A) 1921 Anayasası
B) 1924 Anayasası
C) 1961 Anayasası
D) 1971 Anayasa değişiklikleri
E) 1982 Anayasası

3. Aşağıdaki 1961 Anayasası ile 1982 Anayasası ara­sındaki farklılıklardan hangisi yanlış verilmiştir?
A) 1982 Anayasası daha kazuistik bir yöntemle hazır­lanmıştır.
B) 1982 Anayasası yürütme organını güçlendirmiştir.
C) 1982 Anayasası daha katı niteliktedir.
D) 1982 Anayasası daha katılımcı bir demokrasi mo­delini benimsemiştir.
E) 1982 Anayasası devlet otoritesini güçlendirmiştir.

4. Türk Anayasa tarihindeki tek yumuşak anayasa hangisidir?
A) 1921
B) 1924
C) 1961
D) 1982
E) 1937

5. Laiklik hangi tarihte ve hangi T.C. Anayasası'nda ilk kez yer almıştır?
A) 1924 Anayasası'nda, 1924 tarihinde
B) 1924 Anayasası'nda, 1929 tarihinde
C) 1921 Anayasası'nda, 1923 tarihinde
D) 1924 Anayasası'nda, 1937 tarihinde
E) 1960 Anayasası'nda, 1960 tarihinde

6. Osmanlı İmparatorluğu'nda anayasal gelişmenin ilk adımı olarak gösterilen metin aşağıdakilerden han­gisidir?
A) Tanzimat Fermanı
B) Islahat Fermanı
C) Sened-i ittifak
D) Kanun-i Esasi
E) 1921 Anayasası

7. 1921 Anayasası'nın getirdiği en temel yenilik aşağı­dakilerden hangisidir?
A) Milli egemenlik
B) Demokratik seçimler
C) Laiklik
D) Çok partili demokrasi
E) Meclis hükümeti sistemi

8. Savaş hali dışında ölüm cezasına ilişkin Anayasa­mızdaki tüm hükümler ne zaman tam olarak kaldı­rılmıştır?
A) 1991
B) 2004
C) 2001
D) 2005
E) 1994

9. Aşağıdakilerden hangisi 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun özeliklerinden biridir?
A) Parlamenter hükümet sistemini benimsemiştir.
B) Yasama yetkisi TBMM'de yürütme yetkisi icra Vekil­leri Heyeti'ndedir.
C) Yeni Türk devletinin ilk anayasasıdır.
D) Laiklik kabul edilmiştir.
E) Ayrıntılı anayasalar grubundadır.

10. Aşağıdakilerden hangisi 1961 TC Anayasası'nın ilk halinde olmayıp, 1971 - 1973 ara rejim döneminde getirilmiştir?
A) Bakanlar Kurulu kararnameleri
B) Memurların sendika kurma hakkı
C) Anayasaya uygunluğu denetleyecek özel, yüksek mahkemenin kurulması
D) TRT özerkliğinin tanınması
E) Devlet Güvenlik Mahkemesi
Cevap Anahtarı: 1-C   2-D   3-D   4-A   5-D   6-C  7-A   8-B  9-C  10-E

Related Posts with Thumbnails

ShareThis