Özel Arama

T.C. Anayasası

78. Madde


Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçimlerinin geriye bırakılması ve ara seçimleri
Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir.
Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa, erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliklerinde boşalma olması halinde, ara seçime gidilir. Ara seçim, her seçim döneminde bir defa yapılır ve genel seçimden otuz ay geçmedikçe ara seçime gidilemez. Ancak, boşalan üyeliklerin sayısı, üye tamsayısının yüzde beşini bulduğu hallerde, ara seçimlerinin üç ay içinde yapılmasına karar verilir.
Genel seçimlere bir yıl kala, ara seçimi yapılamaz.
(Ek : 27.12.2002 - 4777/2 md.) Yukarıda yazılı hallerden ayrı olarak, bir ilin veya seçim çevresinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde üyesinin kalmaması halinde, boşalmayı takip eden doksan günden sonraki ilk Pazar günü ara seçim yapılır. Bu fıkra gereği yapılacak seçimlerde Anayasanın 127 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.


2010 Anayasa Değişiklikleri
Anayasa'nın 146 ila 149. maddelerinde değişiklik getiren 7/5/2010 tarih ve 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik yapılması Hakkında Kanun'un 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halkoylamasıyla kabul edilmesiyle birlikte Anayasa Mahkemesinin kuruluşu, görev ve yetkileri yeniden düzenlenmiştir. Bu Anayasa değişikliğinin ardından kabul edilen 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile de Anayasa Mahkemesinin çalışma usul ve esasları yeniden belirlenmiştir.
Anılan değişiklik ile üye sayısı on yediye çıkartılan Anayasa Mahkemesinin, iki bölüm ve genel kurul halinde çalışması benimsenmiş; Mahkemeye mevcut görevlerinin yanı sıra bireysel başvuruları karara bağlamak ve bireysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesini yapmak üzere komisyonlar oluşturulmasına imkân tanınmıştır.
Siyasi partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütülecek yargılamalara Genel Kurulca bakılmakta, bireysel başvurular ise bölümlerce karara bağlanmaktadır.
Ayrıca 12 Eylül 2010 tarihide yapılan Anayasa değişikliği ile Anayasa Mahkemesine, Yüce Divan sıfatıyla, "görevleriyle ilgili suçlardan"” dolayı Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini yargılama görevine ilave olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanını yargılama görevi de verilmiştir.
2010 Anayasa değişikliği ile birlikte, Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süresi on iki yıl ile sınırlandırılmış; üyelerin yeniden seçilememesi esası da getirilmiştir.
Kaynak :www.anayasa.gov.tr

İstisnai Memurluklar

Posted by aulger On 13:55 0 yorum

İstisnai devlet memurları şunlardır:
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği
memurlukları
TBMM memurlukları
Başbakanlık başmüşaviri
Başbakanlık ve bakanlık müşavirlikleri
TOKİ başkanı
Büyükelçiler
Valiler
MİT memurlukları
Bakan yardımcılığı

Kazakistan Bayrağı

KAZAKİSTAN: ASTANA

Kırgızistan Bayrağı
KIRGIZİSTAN: BİŞKEK

Türkiye Bayrağı
TÜRKİYE: ANKARA

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhriyeti Bayrağı
KKTC: LEFKOŞA

Türkmenistan Bayrağı
TÜRKMENİSTAN: AŞKABAT

Özbekistan Bayrağı
ÖZBEKİSTAN: TAŞKENT

Azerbaycan Bayrağı
AZERBAYCAN: BAKÜ


52. Uluslararası Antalya Film Festivali'nde, Tolga Karaçelik'in yönetmenliğini üstlendiği "Sarmaşık" filmi ile Mustafa Kara'nın yönettiği "Kalandar Soğuğu" adlı film dörder ödül aldı.
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen, 52. Uluslararası Antalya Film Festivali Geleneksel Altın Portakal Ödülleri düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Cam Piramit'te Oktay Kaynarca'nın sunumuyla gerçekleştirilen ödül törenine, "Sarmaşık" ve "Kalandar Soğuğu" filmleri damgasını vurdu.

52. Uluslararası Antalya Film Festivalinde Altın Portakal Ödülü film ve oyuncular şöyle:
- Ulusal Yarışma En İyi Film Ödülü: Sarmaşık
- Ulusal Yarışma En İyi Yönetmen Ödülü: Tolga Karaçelik (Sarmaşık)
- Ulusal Yarışma En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Nuray Yeşilaraz (Kalandar Soğuğu)
- Ulusal Yarışma En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: Nadir Sarıbacak (Sarmaşık)
- Ulusal Yarışma En İyi Senaryo Ödülü: Sarmaşık
- Ulusal Yarışma En İyi Müzik Ödülü: Kalandar Soğuğu ve Rüzgarın Hatıraları
- Ulusal İzleyici Ödülü: Kümes
- Uluslararası Yarışma En İyi Film Ödülü: Taşa Yazılmış Hatıralar
- Uluslararası Yarışma En İyi Yönetmen Ödülü: Hany Abu Assad (İdol)
- Uluslararası Yarışma En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Alba Rohrwacher (Yeminli Bakire)
- Uluslararası Yarışma En iyi Erkek Oyuncu Ödülü: Haydar Şişman (Kalandar Soğuğu)
- Uluslararası En İyi Senaryo Ödülü: Kayıp Kızlar
- Uluslararası En İyi Müzik Ödülü: Kuşatılmış
- Uluslararası İzleyici Ödülü: Rüzgarın Hatıraları
- Yaşam Boyu Başarı Ödülü: Vanessa Redgrave ve Franco Nero
- Emek Ödülü: Sonay Kanat
- Antalya Film Destek Fonu Ödülü: Emre Erdoğdu (Kar adlı proje)
- Kısa Film Seçkisi İzleyici Ödülü: Zilan
- Belgesel Seçkisi İzleyici Ödülü: Zerk
- Behlül Dal Jüri Özel Ödülü: Yağız Can Konyalı (Takım: Mahalle Aşkına)
- Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü: Kalandar Soğuğu (Yönetmen-Mustafa Kara)
- En İyi Sanat Yönetmeni: Uykura Bayyurt (Takım: Mahalle Aşkına)
- En İyi Kurgu: Emre Şahin (Takım: Mahalle Aşkına)
- En İyi Görüntü Yönetmeni: Andreas Sinanos (Rüzgarın Hatıraları)
- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Kaan Çakır (Muna)
- En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Çiğdem Selışık (Çırak)
- Film-Yön En İyi Yönetmen Ödülü: Saklı (Yönetmen Selim Evci)
- En İyi İlk Film: Çırak (Yönetmen Emre Konuk)
Antalya Film Forum (AFF) ödülleri şöyle:
- DigiFlame Renklendirme ve Görsel Efekt Ödülü: İyilik (Yönetmen-Özgür Sevimli)
- AFF Villa Kult Berlin Artistik Destek Ödülü: Yurt (Yönetmen-Nehir Tuna)
- Belgesel Pitching Jüri Özel Ödülü: Antoine Köpe'nin Anıları (Yönetmen-Nefin Dinç)
- Belgesel Pitching Ödülü: Mr Gay Suriye (Yönetmen-Ayşe Toprak) ve Olimpiyat (Yönetmen-Efe Öztezdoğan)
- Kurmaca Pitching Ödülü Jüri Özel Ödülü: Siyah Atların Ölümü (Yönetmen-Ferit Karahan)
- Kurmaca Pitching Ödülü: Kelebekler (Yönetmen-Tolga Karaçelik) ve Yatılı Okul (Yönetmen-Rezan Yeşilbaş)
- Work in Progress Ödülü: Rauf (Yönetmen-Barış Kaya, Soner Caner)
Yaşam Boyu Başarı Ödülü
Gecede İngiliz aktris Vanessa Redgrave ve eşi Franco Nero'ya "Yaşam Boyu Başarı Ödülü" takdim edildi.
Muhabir: Leyla Ataman Koyuncuoğlu, Oktay Özden
Kaynak :AA
TRT HABER



Yaratıcı Şehirler Ağı Hakkında

 UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı Programı (Creative Cities Network) , UNESCO tarafından 2004 yılında yaratılmış olup, çeşitli bölgelerden, farklı gelir seviyeleri, kapasite ve nüfusa sahip şehirleri yaratıcı endüstriler alanında çalışmak üzere bir araya getiren bir girişimdir. Şehirler tarihi ve kültürel geçmişleri ve çeşitli kültür aktörlerini bir arada bulunduran dinamik yapılarıyla yaratıcılığın yeni boyutlarını üretmeye ve keşfetmeye muktedirdirler. Program, yerel aktörler tarafından yürütülen kültürel endüstrilerin yaratıcı, ekonomik, sosyal potansiyelini geliştirmeyi amaçlamakta ve bu sebeple UNESCO’nun kültürel çeşitlilik ideallerini desteklemektedir. Yaratıcı Şehirler Ağı, şehirler tarafından kendi yetenek ve enerjilerini yönlendirecekleri yaratıcı endüstri sektörü tercihlerine göre seçilebilecek yedi tema etrafında şekillendirilmiştir. Bu temalar edebiyat, film, müzik, zanaat ve halk sanatları, tasarım, gastronomi ve medya sanatları olarak belirlenmiştir. Hâlihazırda, Yaratıcı Şehirler Ağı’nın 54 ülkeden 116 üyesi bulunmaktadır. 

Brüksel'de toplanan NATO dışişleri bakanları, eski Yugoslavya'dan ayrılan Karadağ'ın NATO'nun 29'uncu üyesi olması konusunda anlaştı.

NATO dışişleri bakanları toplantısı Belçika'nın başkenti Brüksel'de yapılıyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Karadağ'ın NATO'nun 29 üyesi olması sıfatıyla davet edilmesinin kararlaştırıldığını söyledi.

NATO'nun kararını "Karadağ'ı kutluyoruz" sözleriyle duyuran Genel Sekreter Jens Stoltenberg,"Bu tarihi bir karar. Bugün hem Karadağ hem Batı Balkanlar hem de NATO için güzel bir gün. Bu karar, çok güzel bir ittifakın başlangıcı" dedi.
RUSYA'DAN İLK TEPKİ

Karadağ'ın daveti kabul ederek NATO'ya üye olması durumunda Rusya bu ülkeyle tüm ortak yatırım ve projelerine son verecek.

RIA haber ajansına göre, NATO'nun Karadağ'a üyelik davetine Moskova'dan ilk tepki geldi.

Rusya Federasyonu Konseyi'nin Güvenlik ve Savunma Komitesi Başkanı Viktor Özerov, Karadağ'la askeri alan dahil birçok projenin kesileceğini söyledi.
ARNAVUTLUK VE HIRVATİSTAN DA ÜYE OLMUŞTU 
Karadağ, aylar sürebilecek katılım sürecinin ardından ittifakın 29'uncu üyesi olacak.

Arnavutluk ve Hırvatistan'ın 2009 yılında katılımının ardından NATO'nun Balkan ülkelerinden birine yaptığı bu ilk davete Rusya'nın karşı olduğunu biliniyor.

 Kaynak: ntv.com.tr

2016 Türk Dünyası Kültür Başkenti: Şeki / Azerbaycan
Azerbaycan’ın Şeki şehri, 2015 Türk Dünyası Kültür Başkenti Merv şehrinde gerçekleştirilen toplantıya katılan tüm temsilcilerin oy birliği ile aldığı karar sonrasında 2016 Yılı Türk Dünyası Kültür Başkenti seçildi. Kafkasların incisi olarak adlandırılan şehir, yılboyu gerçekleştirilecek etkinliklerle farklı alanlardan sanatçıların, bilim insanlarının buluşma noktası haline gelecek. TÜRKSOY tarafından 2012 yılında başlatılan uygulama kapsamında Türk Dünyası Kültür Başkenti unvanına ilk sahip olan şehir Kazakistan’ın Astana şehri olmuştur. Ardından, 2013 yılında Eskişehir, 2014 yılında Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan ve  2015 yılında Türkmenistan’ın Merv şehri Türk Dünyası Kültür Başkenti unvanını taşımıştır.
TÜRKSOY Genel Sekreteri Düsen Kaseinov gerçekleştirilen toplantının ardından yapmış olduğu açıklamada şunları dile getirdi: ‘’Astana, Eskişehir, Kazan, Merv ve şimdi Şeki, Türk Dünyası Kültür Başkenti uygulamamız şehirlerimizi birbirine kültür bağları ile yakınlaştırıyor.  Bugüne kadar seçilen şehirlerimiz, bu özel unvanın gereğini layıkıyla yerine getirerek, devralmış oldukları bayrağı daha ileriye taşımıştır. Bu kapsamında yüzlerce kültür ve sanat etkinliği gerçekleştirilmiş, dünyanın dört bir yanından sanatçılar, akademisyenler ve entelektüeller arasında kültürel etkileşim ve tecrübe paylaşımı için imkan sağlanmıştır. Türk Dünyası Kültür Başkenti uygulaması şehirlerimizin kültür sanat hayatını zenginleştirdiği gibi, düzenlenen yoğun faaliyetler sayesinde Türk cumhuriyetleri arasındaki kültürel entegrasyon sürecine de ivme kazandırmıştır.’’

Genetik bilmin kurucusu kimdir?

Posted by aulger On 10:47 0 yorum

Genetik biliminin kurucusu kabul edilen Avusturyalı botanik bilgini ve rahip Gregor Mendel'dir


GREGOR MENDEL HAKKINDA

Bilim adamı” deyince çoğumuzun gözünde laboratuvarda deneylerine gömülmüş, ak önlüklü, gözlüklü biri canlanır. Oysa bilimin öncüleri arasında çalışmasını kum üzerinde (Arşimet), eğik kulede (Galileo), çiftlikte (Newton), doğa araştırma gemisinde (Darwin), patent bürosunda (Einstein) yapanları biliyoruz. Bilim düşünsel bir etkinliktir; yeri laboratuvarla değil, zekâ, imgelem ve istenç gücüyle sınırlıdır. Bunun çarpıcı bir örneğini çalışmalarını aralıksız yirmi yıl manastır bahçesinde sürdüren keşiş Mendel vermiştir.

Genetik biliminin kurucusu Gregor Mendel, Avusturya imparatorluğuna dahil Çekoslavakya’da yoksul bir köylü çocuğu olarak dünyaya gelir. O zaman kırsal kesimde hâlâ bir tür derebeylik düzeni egemendi. Topraksız köylüler için boğaz tokluğuna ırgatlık dışında fazla bir seçenek yoktu; tek kurtuluş yolu belki de eğitimdi.

Ne var ki, eğitim de çoğunluk ilkokulla sınırlı kalmaktaydı; daha ilerisi için halkın parasal gücü yoktu. Herkes gibi Gregor’un da doğuştan alın yazısı babası gibi rençber olmaktı. Ama hayır, bu çocuk düzenin koyduğu engeli aşacak, kendine özgü kararlılık içinde yeteneğini ortaya koyacaktı. İlkokuldaki başarısı göz kamaştırıcıydı. Öğretmenlerinin ısrarı üzerine aile, sonunda çocuğun orta öğrenimi için izin verir. Gregor, evinden uzakta altı yıl bir yurtta yetersiz bakım ve beslenme koşullarına göğüs gererek okur; ama, acısını uzun yıllar çekeceği yorgun, cılız ve sağlıksız bir bedenle mezun olur.

Mendel daha öğrencilik yıllarında bilimin büyüsüne kendini kaptırmış; özellikle botanik yoğun ilgi alam olmuştu. Fakat yüksek öğrenim onun için ulaşılması güç bir hayâldi. Burs olanağı yoktu; kız kardeşinin bağışladığı çeyizi de yeterli olmaktan uzaktı. Mendel için bir tek yol vardı: Bir katolik manastırına girmek. Avusturya’da botanik müzesi, bahçe bitkileri ve zengin kitaplığıyla ünlü Brünn Manastırı Mendel için “ideal” bir öğrenim merkeziydi.

Yirmibeş yaşında “papaz” unvanını alan Mendel’in asıl özlemi hiç değilse bir ortaokulda öğretmen olmak, araştırmaları için daha elverişli bir ortam bulmaktı. Bu amaçla girdiği sınavda yeterli görülmez. Üniversite öğreniminden yoksun kalmış olması önemli bir handikaptı. Genç papaz umudunu yitirmemiştir.

Viyana Üniversitesi’nde dört sömestr fizik ve doğal tarih öğrenimi gördükten sonra şansını yeniden dener. Ama yine başarılı görülmez. Sınav kurulu önyargılıdır; kendine özgü değişik bir tutum sergileyen genci anlamaktan uzak kalır. Adayın özellikle evrim ve kalıtıma ilişkin görüşleri bağışlanır gibi değildi. Mendel için artık manastıra çekilip araştırmalarını bahçe bitkileri üzerinde sürdürmekten başka çare kalmamıştı.

Canlılarda özelliklerin kuşaktan kuşağa geçişi, Mendel’in sürgit ilgi odağını oluşturan konuydu. Herkes yeni doğan bir yavrunun atalarının özelliklerini taşıdığını biliyordu. Dahası, kimi yavrunun daha çok anaya, kimi yavrunun da daha çok babaya çektiği gözden kaçmıyordu. Ancak bilinen bu olayların “bilimsel” diyebileceğimiz bir açıklaması yoktu ortada.

Mendel bezelyeler üzerindeki deneylerine öyle bir açıklama bulmak için koyulmuştu. Çalışmasını, bu amaçla seçtiği 22 çeşit bezelyenin boylu-bodur, sarı-yeşil, yuvarlak-buruşuk,… gibi 7 çift karşıt özellikleri üzerinde yoğunlaştırır.

Örneğin, boylu ve bodur çeşitlerim çapraz döllediğinde ilk kuşak melez ürünün tümüyle boylu olduğunu saptar. Melez ürünü kendi içinde dölleyerek elde ettiği ikinci kuşak ürünün büyük bir bölümünün boylu, küçük bir bölümünün ise bodur olduğu görülür (aşağıdaki şekile bakınız!). Mendel iki çeşit arasındaki oranı hesaplar: 1064 bitkinin yaklaşık 3/4′ü boylu, 1/4′ü bodurdur. Örneklem büyüklüğünden kaynaklanan olası hatayı göz önüne alan Mendel, oranı 3:1 olarak belirler (Boylu faktörü B, Bodur faktörü b ile gösterilmiştir).

Şekilde belirlenen durumun iyi anlaşılması için birkaç noktanın açıklık kazanması gerekir:

(1) Döllenmede boylu ve bodur bezelyelerin hangisinin dişi, hangisinin erkek olduğu, sonucu etkilememektedir. Başka bir deyişle özelliğin belirlenmesinde boylu erkek, bodur dişi çift ile bodur erkek, boylu dişi çifti eşdeğerdir.

(2) Dişi ya da erkek her canlı her özellik için biri başat, diğeri çekinik iki faktör taşır. Bezelye örneğinde, ilk kuşaktaki Bb melezinde ortaya çıkan B başattır, gizli kalan b çekiniktir.

(3) Dişi ve erkekte her üreme hücresi faktörlerden yalnızca birini taşır; öyle ki, her yavru iki faktörle dünyaya gelir. Kuramın bu temel ilkesine “Mendel’in ayırım yasası” denmiştir.

(4) İlk kuşaktaki melez (Bb) yavruların tümüyle boylu olması, faktörlerin döllenmede kaynaşmadığı, başat ya da çekinik her faktörün bireysel kimliğini koruduğunu gösterir. Nitekim ikinci kuşakta faktörlerin BB, Bb, bB ve bb olarak çıktığını görüyoruz.

“Mendel’in bağımsız çeşitler” diye bilinen bu yasası yavruların kimi kez ana ve babaya değil, geçmişteki atalarına benzeme olayım da açıklamaktadır. Şöyle ki, kuşaktan kuşağa gizil kalan çekinik faktörlerin birbiriyle birleşip ortaya çıkma olanağı vardır. Aynı şekilde yavrunun ana babadan birine daha çok benzemesi de başat ve çekinik faktörlerle açıklanan bir olaydır (Bağımsız çeşitler yasasını kısaca şöyle dile getirebiliriz: Döllenmede iki cinsiyetin her birinden gelen tek faktörler birbiriyle bağımsız ve rastgele birleşirler).

Mendel başka bitkiler üzerinde yaptığı deneylerden de aynı sonucu almıştır. Daha sonra, biyologların böcek, balık, kuş ve memeliler üzerinde yürüttükleri deneyler de onun genetik teorisini doğrulamıştır.

Mendel teorisi, evrim kuramının başlangıçta açıklamasız bıraktığı kimi önemli noktalara da ışık tutmuştur. Evrimi doğal seleksiyonla açıklayan Darwin de herkes gibi ana-baba özelliklerinin yavruda bir tür kaynaştığını varsayıyordu. Oysa bu doğru olsaydı, doğal seleksiyonla üstünlük kazanan özelliklerin kuşaklar boyu zayıflama sürecine girmesi gerekirdi.

Örneğin, çok hızlı koşan bireyle koşma hızı normal bireyin çiftleşmesinden doğan bireyin (yavru) koşma hızı ikisi arasında olacak, sonraki kuşaklarda fark daha da azalarak kaybolmaya yüz tutacaktır. Darwin de bunun böyle olmadığının farkındaydı. Kaynaşma varsayımı ne kimi yavruların ana babadan yalnızca birine benzemesi olayıyla, ne de ara sıra görüldüğü gibi, beklenmedik bir özellikle dünyaya gelme olayıyla bağdaşmaktaydı. Özelliklerin önceki kuşak veya kuşaklardan olduğu gibi ve ayrı birimler olarak yavruya geçtiği düşüncesi, Mendel kuramının getirdiği bir açıklamadır.

Mendel, kuramını 1865′te bilim çevrelerine sunmuştu. Ancak Mendel hayatta iken ilgi çekmeyen kuramın önemi, otuz beş yıl sonra kavranır. Hugo de Vries ve Weismann gibi bilim adamlarının çalışmaları olmasaydı Mendel’in devrimsel atılımı belki de daha uzun süre gün ışığına çıkmayacaktı.

Genetik teorisi, evrim kuramına yeni bir boyut kazandırmakla kalmamış, günümüzde olumlu olumsuz çokça sözü edilen “genetik mühendisliği” denen bir çalışmaya da yol açmıştır.

87. Sinema Akademi Ödülleri

Posted by aulger On 10:39 0 yorum

87. Akademi Ödülleri, Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi (AMPAS) tarafından 2014 yılının en iyi filmlerine verilen olan ödüllerdir. Ödül töreni 22 Şubat 2015'te Hollywood, Los Angeles'taki Dolby Theatre'da yapıldı. Tören Hamish Hamilton'ın yönetmenliğinde, Neil Meron ve Craig Zadar'ın yapımcılığında ABC tarafından yayınlanmıştır.

Star TV, 1 Mart 1989 yılında Ahmet Özal ve Cem Uzan tarafından kurulan, Türkiye'nin ilk özel televizyon kanalı. 17 Ekim 2011'den beri Doğuş Yayın Grubu bünyesinde bulunmaktadır. Tüm Türkiye'ye yayın yapan ulusal kanal, özellikle dizileri,yarışma programları ve UEFA Şampiyonlar Ligi maç yayınlarıyla öne çıkmaktadır.

Posted by aulger On 10:09 0 yorum

Fotoğrafın Üstadı Ara Güler'in Objektifinden Cumhurbaşkanı Erdoğan

Fotoğraf sanatçısı Ara Güler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın fotoğraflarını çekti. Fotoğraflarda Erdoğan'ın bugüne kadar görülmemiş tespih koleksiyonu da ortaya çıktı.

 

Fotoğrafın üstadı sanatçı Ara Güler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğraflarını çekti. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Güler, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın'ı arayarak, uzun süredir görüşmediği Erdoğan'ı en son 2012'deki bir törende fotoğrafladığını hatırlatarak, Cumhurbaşkanı'nın birkaç fotoğrafını çekmek istediğini ifade etti.
KISIKLI'DAKİ EVİNDE KONUK ETTİ
Güler'in bu talebi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kısıklı'daki konutunda buluşma gerçekleşti. Erdoğan ile Güler'in çekim öncesinde gerçekleştirdikleri sohbette Güler'in fotoğraf sanatına yaptığı katkılar konuşuldu.
FOTOĞRAFLARI ÇEKTİ
Fotoğraf sanatçısı Güler, konutun oturma odası, kütüphane ve çalışma odasında, Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve torunları Ahmet Akif ile Mahinur'un fotoğraflarını çekti.
KİTAP HEDİYE ETTİ
Güler, tespih koleksiyonunun önünde de fotoğrafladığı Erdoğan'a çekimin ardından, "Eski İstanbul Anıları" adlı kitabını hediye etti.

Kaynak: haberler.com

 

Avrupa Merkez Bankası
Avrupa Merkez Bankası avro alanı içinde bulunan 17 ülkenin para politikasını yönetmekle yükümlü olan dünyanın en önemli merkez bankalarından biridir. 1 Haziran 1998 tarihinde Almanya, Frankfurt genel merkez olmak üzere kurulmuştur. Vikipedi
Kuruluş: 1 Haziran 1998

Related Posts with Thumbnails

ShareThis