Özel Arama
Posted by aulger On 08:45 0 yorum

OSMANLILARDA TOPRAK SİSTEM
A) MİRî ARAZİ B)- MÜLK ARAZİ C)-VAKIF ARAZİ
1)Havass-ı Hümayun toprakları
2)Pasmaklık toprakları 1)- Ösür Topraklar
3)Malikâne toprakları 2)- Haraci Topraklar
4)Yurtluk ve Ocaklık Toprakları
5)Dirlik Toprakları
a)Has
b)Zeamet
c)Tımar
A)MİRî ARAZİ: Mülkiyeti devlete ait olan topraklardır. Mirî toprakların baslıcaları sunlardır:
1)Havass-ı Hümayun Toprakları: Gelirleri doğrudan doğruya devlet hazinesine giren topraklar olup, mukataa ve iltizam yoluyla yönetilirdi.
2)Pasmaklık toprakları: Gelirleri padisah kızlarına ve ailelerin bırakılan topraklardı.
3)Malikâne toprakları: Devlet adamlarına hizmetleri karsılığı mülk olarak verilen topraklardı.
4)Yurtluk ve Ocaklık Toprakları: Fetih sırasında bazı kumandanlara, hizmetlerine karsılık olmak üzere verilen topraklardır.
5)Dirlik (Tımar)Toprakları: Vergi geliri, devlet adamlarına ve askerlere hizmet veya maas karsılığı verilen topraklardır. Dirlik sahibi, toplanan verginin maas olarak ayrılan "Kılıç hakkı" olarak ayrılan bölümünden geriye kalanla CEBELÜ denilen tam teçhiatlı asker yetistirirdi.
Dirlik topraklar üçe ayrılırdı: a)- Has b)- Zeamet c)- Tımar
B)MÜLK ARAZİ: Mülkiyeti kisilere ait topraklardır. İki bölümde incelenebilir:
1)Ösriyye (ösür topraklar): Bu topraklar, fethedildiği zaman MÜSLÜMANLARA verilmis veya fethedildiğinde müslümanlara ait olan topraklardır. Bu gibi topraklar sahiplerinin malı olup, dilediği gibi kullanırlar, satabilirler, vakfe debilirler yada çocuklarına miras olarak bırakabilirlerdi. Bu toprakların sahipleri arazi vergisi olarak ÇİFT RESMİ, ürün vergisi olarak da "ÖSÜR" vergisini verirlerdi.
2)Haraciye (Haracî topraklar): Bu topraklar bir yerin fethinden sonra GAYRî MÜSLİM halkın elinde bırakılan,onlara mülk olarak verilen topraklardır. Sahipleri, dilediği gibi kullanırlar,satabilirler, vakfedebilirler yada çocuklarına miras olarak bırakabilirlerdi. Bu toprakların sahipleri arazi vergisi olarak HARAC-I MUVAZZAF ürün vergisi olarak da HARAC-I MUKASSEM vergisini verirlerdi.
C)VAKIF ARAZİ: Gelirleri kisiler ya da devlet tarafından hayır kurumlarına bırakılan topraklardı.
TOPRAK SİSTEMİNDE MEYDANA GELEN DEĞİSMELER:
1)Tımar sisteminin bozulmasıyla, "Dirlik topraklar" MİRî MUKATAA'ya çevrilerek, yani gelirleri hazineye devredilerek, pesin alınan bir bedel karsılığı üç yıllığına "İltizam"a verilmeye baslandı.
NOT: Mültezîm denen iltizam sahipleri daha fazla vergi toplamak için halka baskı yapmıslardır. Bu durum "Celali isyanlarına" veya vergisini ödeyemeyen köylünün toprağını terk ederek büyük sehirlere göç etmesine neden olmustur.
2)Devletin artan masraflarının karsılanması için Mukataalar mültezîmlere üç yıllık dönemler için değil, ömür boyu verilmeye baslandı. Bu sisteme MALİKANE USULÜ denilir. (1695'te)
3)"Malikane usulüyle" sağlanan gelirlerde yetmeyince, bu defa Mukataaların yıllık kârları paylara ayrılarak satılmaya basladı. Bu usule de ESHAM USULÜ denilmistir. (1775)
4)Tımar ve zeâmet sistemi II.Mahmut zamanında kaldırılarak basta valiler olmak üzere devlet memurları memurları maasa bağlanmıstır.
5)1854'te "Arazi kanunnamesi" ile MÜLKİYET sistemine geçilerek, uzun süre bir toprağı kullananlar o toprağın sahibi olmuslardır. (Zilliyet)
6)1858'de çıkarılan bir baska "arazi kanunu" ile tarım ürünlerinden alınan çesitli vergiler kaldırılarak, tek vergi olarak "ASAR" vergisi yürürlükte tutuldu.
AYAN VE ESRAF: Sehirlerin, köylerin, asiretlerin ileri gelenlerine "Ayân ve esraf" denilirdi. Bu kisiler bulundukları yerlerde en etkili ve zengin kisilerdi.
AYAN VE ESRAFIN GÜÇLENMESİNİN SEBEPLERİ:
1- Tımar topraklarının mukataaya çevrilmesiyle, bu toprakları iltizama alanlar genellikle "Ayânlar" oldu. Böylelikle Dirlik sahiplerinin haklarına sahip olan âyânlar bulundukları yerleri yönetmeye basladılar.
2)-Merkez teskilatını bozulmasıyla "beylerbeyi" veya "sancak beyi" olarak atananlar makamlarına
gitmeyerek o eyalet yada sancaktaki âyânı MÜTESELLİM (vekil) olarak görevlendirmistir. Ayanlar
böylelikle devlet gücünün temsilcisi durumuna gelince daha da güçlenmislerdir.
NOT: II. Mahmut döneminde âyânlarla padisah arasında SENED-İ İTTİFAK diye bir belge imzala/////
anlasma yoluna gitmistir. (1808)
OSMANLI EKONOMİSİNDE TARIM
Osmanlı ekonomisinin en önemli sektörü tarımdır. 17. yüzyılın baslarına kadar Osmanlı devleti tarım ürünleri bakımından kendine yeten bir ülkeydi. Ancak, zaman zaman karsılasılan kuraklık, sel, isyanlar, göçler,ve tımar sisteminin bozulması üretim kayıplarına neden olmustur. Özellikle hububat, bağ-bahçe ziraâti ön plandayken, 18. yüzyıldan itibaren Avrupa'da sanayinin gelismesi doğrultusunda tütün, pamuk gibi sanayi bitkilerinin üretimi önem kazanmıstır. Ayrıca Avrupa'nın tarım ürünü ihtiyacı artınca Osmanlı Devletinde GEÇİMLİLİK düzeyde üretimden PAZAR EKONOMİSİ'nin ihtiyaçlarını karsılayacak bir üretim düzeyine gelinmistir.
OSMANLI EKONOMİSİNDE HAYVANCILIK
Hayvancılığın Osmanlı ekonomisine katkıları sunlardı:
1)Tarım alanında : Toprakları ekmek için öküz, manda gibi hayvanlardan yararlanılıyordu.
2)Gıda alanında : Etinden yağından,sütünden yararlanılıyordu.
3)Sanayi alanında:Yünü ve derisi giyim, dokuma ve ayakkabı üretiminde h///adde olarak kullanılıyordu.
4)Ulasım alanında: At,katır ,esek gibi hayvanlar tasıma ve ulastırmada kullanılıyordu.
5)Maliye alanında: Hayvanlardan ve hayvansal ürünlerden alınan vergiler devletin baslıca gelir kaynaklarını olusturuyordu.
OSMANLI EKONOMİSİNDE MADENCİLİK
Osmanlı devleti'nde madenler iltizam olarak dağıtılırdı. Çıkartılan madenlerin çoğu ülke içinde
islenemediğinden dısarıya ihraç edilirdi.
NOT: Osmanlılarda ilk madenin isletilmesi Osman Bey zamanındadır. Bilecik'in fethi ile buradaki demir madeni isletilmistir.
OSMANLI EKONOMİSİNDE SANAYİ
Osmanlı Devletinde sanayi kesimi esnaf birlikleri(Lonca) halinde teskilatlanmıstı.Esnafın üretimi elemeği -göznuruna dayanıyordu. Bu mevcut sanayi öncesi üretim baslangıçta ülke ihtiyaçlarını karsılıyordu. Ankara'da sof, Bursa'da İpekçilik, Selanik'te çuhacılık, Bulgaristan'da aba Kayseri,Manisa ve Tokat'ta dericilik(debbağlık) yaygındı. Ayrıca Osmanlı Devletinde savas araç ve gereçlerini üretmek için fabrika ve imalathaneler de kurulmustu.
Bunlar:
Tersane (Gemi yapım yeri): ilk büyük Osmanlı tersanesi Yıldırım Bayezıt tarafından Gelibolu'da yapıldı. Daha sonraki dönemlerde İstanbul, Sİnop,İzmit, Süveys, Basra gibi sahillerde baska tersaneler de kuruldu.
Tophane: İstanbul'un fethinden önce Edirne ve Bursa'da, fetihten sonra da İstanbul'da top döküm
tesisleri kuruldu.
Baruthane: İlk baruthane Gelibolu'da kuruldu.
AVRUPADAKİ EKONOMİK GELİSMELERİN OSMANLI SANAYİİNE ETKİLERİ:
1)Coğrafi kesiflerle zenginlesen Avrupalılar; artan tüketim eğilimlerini, elde ettikleri altın ve gümüsle Osmanlı pazarlarından karsılayınca esnaf h///adde bulmakta zorlandı.
2)Sanayii inkılâbı sonucu bol ve ucuz, üstelik kapitülasyonlar nedeniyle düsük gümrüklü Avrupa mallarıyla Osmanlı esnafı rekabet edemedi.
NOT: Esnafı zorlayan baska bir konuda sehirlere göç eden köylünün,maasları alan yeniçerilerin ve diğer grupların esnaflığı yeni bir geçim yolu olarak görmesiydi. Bu durum esnaf teskilatlarının disiplinli yapısını bozmus, artan esnaf sayısı geçimlerini iyice zorlastırmıstır.
OSMANLI DEVLETİNİN SANAYİİYİ GELİSTİRMEK İÇİN ALDIĞI TEDBİRLER:
1)Sanayi h///addelerinin ihracını yasaklamıstır.
2)Gelismis teknolojiyle yeni imalathaneler açmıstır.
3)Islah-ı Sanayii Komisyonu kurarak, esnaf birliklerini canlandırmaya ve onları sirketlesmeye çalısmıstır.
Osmanlı Devleti Tanzimat fermanıyla ülkenin kalkınması için yabancı sermayeden yararlanacağını açıklamıstı. Bu yolla Osmanlı ülkesinde haberlesme ve ulasımı gelistiren adımlar atılmıstır. Kırım savası sırasında ilk defa TELGRAF hattı dösenmistir. Yine yeni bir teknoloji olan "demiryolu" Osmanlı ülkesine girmistir. Verilen imtiyazlarla İngilizler Batı Anadolu hattını, Almanlarda Bağdat Demiryolunu insa etmislerdir.

Categories:

0 Response for the " "

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails

ShareThis